22 Şubat 2010 Pazartesi

O zaman

dört duvar

bıraktığın yerdeyim
anahtarı kayıp bir ızdırap gibi
mühürlenmiş kapılar ardındayım

mahkumum

mahkumum ölümden uzak bir düşe
yüzümü sürüyorum yıldızlı bahçenin duvarına
kapısı açık bir zindan bu
hem bekçisi hem mahkumuyum

ya cellad nerede

gündüz kopardıklarımı gece ekiyorum kemiklerime
bir mühlet
güneş yakısı
zehirli böcekler
kavursun hayalinde adın olan yüzsüzü

o da gelecek

bıraktığım yere
yaşların aktığı yanaklarıma
yalanların söylendiği dudaklarıma
ağlamlarıyla suskunluklarıyla
uyanan ölüler gibi odama gelecek

ve ben ona diyeceğim

sonsuz bir gün gibi
her şeyi bana vereceksin...

E.Özdemir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder