Uçurtan aşkı uçurtmalarla
savuran yellerde buğday saçlarını
avuçlarım karanlığında
gözlerin karasını saklayan
bir arzunun istemsiz yakarışlarını
anlatan düşünsel rüyalardı,
uyanıklığın mağrurluğu
elma kırmızısı
düşlerle gelen hüznün
akan giden sevdasız yolunda
çıplak bir çocuğun ağlayışlarıydı
ve ben
avuçlarım dolusu gözyaşını
kelebeklere saldım. E.Ö
2 Nisan 1982.Tam 10 yaşındayım.Gazetelerden takip ediyoruz bu uzak savaşı..! Tabii ki Arjantin'i destekliyoruz o zaman da...
YanıtlaSil