Dostlarımı görmeyeli uzun zaman oldu
bir sağırlık
haykıramamak
yüreğimin kelepçesi
bedeli ödenmeye çalışılan günahlar
''şiir çalmıştım kahve kokularıyla kavrulmuş
demir bilyeler yutkundum sanki çifte kavrulmuş''
dost kahvesi hatırına
fildişi beyazında fincan kırıkları
az veren candan verirmiş
peki ya kendinden çalan
nereye saklar çaldıklarını
kar beyazında dişlerin çürümeyecek mi ?
çürümez deme
super marketten alınmış diş macunu değil
kara toprak
çürümüşlük yürekte başlarken
belki en son gülüşün sarkar
örümcek yuvası ağzından
Ali Baba ve Kırkharamiler
gözlerim yaşlı
görüyorum
haramiler kırkı çoktan geçti
açıl susam açıl hazinen geldi
deniz ayırıyor iki dağı
dağlanmış yüreğim denizle ayrılmıyor
engin bir mavilikte yüzüyor
işte ıslak bir sonbahar sabahında
rüzgarın gözlerime çam kokusu ekiyor
sevişen bedenler
yorulan yürekler
günbegün gözlerimdeki yataklarda yaltaklanan
tahtına kurulan kurnaz kral
kralın soytarısı
bir zaman bir deniz
ayaklarımın bağı
sevdiğime gittim sevisiz döndüm
köyüme gittim dağsız döndüm
eski dostlar sıralandı hayallerimin yolunda
uzakta bir çoban
yayılmış dağ gibi yeşilliklere kuzularıyla
bir çakal kopardığı yüreği gömüyor
ormanın karanlık kuytularında
uzaklarda bir çığlık
kar gibi
savruluyor rüzgarlarla ormanın üzerine
gün yükselirken adımlarımı salıverdim
senden uzaklara
gece sararken göğü
kuzularımı topladım
çoban krallar
türkü söyledi bir zamanlar
göğümde güneş
adımlarım dik
ekmeğim temiz
E.Özdemir
bir sağırlık
haykıramamak
yüreğimin kelepçesi
bedeli ödenmeye çalışılan günahlar
''şiir çalmıştım kahve kokularıyla kavrulmuş
demir bilyeler yutkundum sanki çifte kavrulmuş''
dost kahvesi hatırına
fildişi beyazında fincan kırıkları
az veren candan verirmiş
peki ya kendinden çalan
nereye saklar çaldıklarını
kar beyazında dişlerin çürümeyecek mi ?
çürümez deme
super marketten alınmış diş macunu değil
kara toprak
çürümüşlük yürekte başlarken
belki en son gülüşün sarkar
örümcek yuvası ağzından
Ali Baba ve Kırkharamiler
gözlerim yaşlı
görüyorum
haramiler kırkı çoktan geçti
açıl susam açıl hazinen geldi
deniz ayırıyor iki dağı
dağlanmış yüreğim denizle ayrılmıyor
engin bir mavilikte yüzüyor
işte ıslak bir sonbahar sabahında
rüzgarın gözlerime çam kokusu ekiyor
sevişen bedenler
yorulan yürekler
günbegün gözlerimdeki yataklarda yaltaklanan
tahtına kurulan kurnaz kral
kralın soytarısı
bir zaman bir deniz
ayaklarımın bağı
sevdiğime gittim sevisiz döndüm
köyüme gittim dağsız döndüm
eski dostlar sıralandı hayallerimin yolunda
uzakta bir çoban
yayılmış dağ gibi yeşilliklere kuzularıyla
bir çakal kopardığı yüreği gömüyor
ormanın karanlık kuytularında
uzaklarda bir çığlık
kar gibi
savruluyor rüzgarlarla ormanın üzerine
gün yükselirken adımlarımı salıverdim
senden uzaklara
gece sararken göğü
kuzularımı topladım
çoban krallar
türkü söyledi bir zamanlar
göğümde güneş
adımlarım dik
ekmeğim temiz
E.Özdemir