Arcadiopolis
Geceye yanık acı bir katran kokusu sarılmış
yolları asfaltlıyorlarmış,
konu komşu yıllarca tozun çamurun çilesini çekmiştik...
Yüzlerce evin yıkılışını,
yerlerine heybetli korkusuz apartmanların
gökyüzüne uzanışını gördüm.
Süpermarketler, alkol kokan sokaklar, köşebaşındaki kokoreççi
tozlu yolların köhne tek katlı evlerini hatırlatmaz oldu...
Asfalt yolda yürümek kolay,
insanı tökezletecek binlerce irili ufaklı çukurdan yoksun.
Oysa ayakkabılarım bu yollarda eskimesini göremeyeceğim;
şehrin sokaklarında eski bir dost ararken
hayallerimde kaybolmanın çıkılmaz girdabı alıp götürüyor
gecenin katran kokusunu...
Bu şehirde zaman
sigaramdan tüten
duman.
Hatıralarsa
kirli ve yapışkan
nikotin.
Gecenin karanlığı genç bir kızın saçlarını sarmış,
kız saçlarını geceye buluyor...
Zaman yağmur gibi akıp gidiyor beyaz teninde,
meğer nice güzel serpilmiş güneşten habersiz...
Televizyonların uğultusu balkonlarda
misafir edasıyla kurulmuş...
İki ihtiyar televizyonun önünden ayrılmıyor
zaman karlı bir görüntü...
Kalbimi eski bir udun nağmelerine bıraktım,
şehrin karanlık sokaklarında yapayalnız dolaştım durdum,
gözyaşlarım şehrin karanlık sokaklarına düşmeden
uzak bir diyarın alaca bulutları kol kanat gerdi üzerime,
şehrin semalarını arşınlayan bir güvercin geçmedi gözlerimden...
Binlerce kuzgun telefon direklerini sarmış
ağlıyor insanlara katran kokuları arasında.
Aralık 1995